Andromeda, görüntüleri ile incelendiğinde halka galaksiye
dönüştüğü gözlemlenen, Samanyolu gibi sarmal bir galaksi yapısıdır. Bir trilyon
yıldıza sahip olduğu düşünülmektedir. Parlak yıldız sayısı, az bulunduğundan
dolayı, Samanyoluna göre 4/1 kadar daha az parlaktır. Andromeda içerisinde gaz,
toz, karanlık madde gibi yapılar mevcuttur. El Sufi’nin, Andromeda’yı
keşfettiği zaman silik bulut adını vermesinin nedeni, çıplak gözle
bakıldığında, Samanyolu’na oranla daha sönük gözükmesidir. Samanyolu’yla, Andromeda’nın
arasındaki önemli farklardan biri, Andromeda’nın çift çekirdeğe sahip
olmasıdır. Günümüzde görebildiğimiz yıldızlardan, binlerce kat daha uzakta
bulunmaktadır. 2.5 milyon yılda, Andromeda’dan yeryüzüne ulaşan ışık, ne kadar
uzak olduğunu kanıtlamaktadır.
Andromeda Galaksisi'ni Nasıl Gözlemledik
Peki, Andromeda’nın tarihçesi konusu nereye
dayanmaktadır? Bu durum,
insanlık tarihinin çok geçmiş yıllarında yola çıkmış bir oluşumun, bizlere yeni ulaşmış olan
görüntüsüdür. Andromeda’nın ışığı nasıl
bize ulaşmakta? Bu kadar uzak olan bir galaksiyi nasıl görebilmekteyiz?
Güneş’ten 24 magnitude kadar daha parlak olan bir gök cismi oluşumudur. Bu
parlaklığa erişbilmesi için en az 1010
adet yıldız barındırması gereklidir. Andromeda, bu koşulları sağlamaktadır ve
Samanyolu’ndan daha yoğun, ağır bir galaksi olduğu için onu
gözlemleyebilmekteyiz. 964 senesinde, Abdulrahman El-Sufi tarafından,
Andromeda’nın ilk gözlemi gerçekleşmiştir. 1612’de Simon Marius tarafından
teleskop yolu ile ilk gözlem gerçekleşmiştir. Bu gözlemleri gerçekleştirenler
arasından, Kant, farklı bir galaksi olduğunu savunmuştur. 1888’de İshak Roberts,
ilk fotoğraflanmasını gerçekleştirmiştir. Daha sonra Andromeda hızlı
gözlemlenmek istenmiş, Westo Sliper bunu gerçekleştirmiştir. 1920’li yıllarda
Kurtis tarafından çok uzak bir galaksi olduğu iddaası ortaya atılmıştır. 3 yıl
sonra, Samanyolu’nun dışında olduğu tespit edilmiştir. Samanyolu ve
Andromeda’nın, iki farklı türde yıldızdan oluştuğu gözlemlenmiştir. Ek olarak,
merkezinde karadelik bulunduğu 1988’de ortaya konulmuştur. Alen Dressler, çift
çekideğe sahip olduğunu bulmuştur. Görünen parlaklığı ve mutlak parlaklığı
olarak, 2 tür parlaklığı bulunmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder